25 Mart 2014 Salı

TRABZON


SÜMELA MANASTIRI

Sümela Manastırı, Trabzon ili, Maçka ilçesi, Altındere köyü sınırları içerisinde yer alan (Eski Yunanca adı: Panagia) deresinin batı yamaçlarında Kara (Eski Yunanca adı: Mela) tepesi üzerinde deniz seviyesinden 1.150 m yükseklikteki eski Yunan Ortodoks manastır vekilise kompleksi olup, tam adı Panagia Sumela (Παναγία Σουμελά) veya Theotokos Sumeladır.


Kilisenin MS 365-395 tarihleri arasında inşa edildiği sanılmaktadır. Anadolu'da sıkça rastlanılan Kapadokya kiliseleri tarzında yapılmış, hatta Trabzon'da Maşatlık mevkiinde benzeri bir mağara kilisesi daha vardır. Kilisenin ilk kuruluşu ile manastır haline dönüşümü arasındaki bin yıllık dönem hakkında fazla bir şey bilinmemektedir. Karadeniz Rumları arasında anlatılan bir efsaneye göre Atina'lıBarnabas ile Sophronios adlı iki keşiş aynı rüyayı görmüşler; rüyalarında, İsa’nın öğrencilerinden Aziz Luka’ın yaptığı üç Panagia ikonundan, Meryem'in bebek İsa’yı kollarında tuttuğu ikonun bulunduğu yer olarak Sümela'nın yerini görmüşler. Bunun üzerine birbirlerinden habersiz olarak deniz yoluyla Trabzon'a gelmiş, orada karşılaşıp gördükleri rüyaları birbirlerine anlatmış ve ilk kilisenin temelini atmışlardır. Bununla birlikte manastırdaki fresklerde sıkça yer alıp, özel bir önem verilen Trabzon İmparatoru III. Aleksios'un (1349-1390) manastırın gerçek kurucusu olduğu sanılmaktadır. 



14. yüzyılda Türkmen akınlarına maruz kalan kentin savunmasında ileri karakol görevi üstlenen manastırın statüsünde Osmanlı fethinden sonra bir değişiklik olmamıştır. Yavuz Sultan Selim'in Trabzon’da ki şehzadeliği sırasında iki büyük şamdan buraya hediye ettiği, Fatih Sultan Mehmed, II. Murat, I. Selim, II. Selim, III. Murad, İbrahim, IV. Mehmed, II. Süleyman ve III. Ahmed'in de manastırla ilgili birer fermanları bulunmaktadır. Osmanlı döneminde manastıra sağlanan imtiyazlar, Trabzon ve Gümüşhane bölgesinin İslamlaşması sırasında özellikle Maçka ve kuzey Gümüşhane'de Hıristiyan ve gizli Hristiyan köyleri ile çevrili bir alan oluşturmuştur.
 18 Nisan 1916’dan 24 Şubat 1918’e kadar süren Rus işgali sırasında Maçka civarındaki diğer manastırlar gibi bağımsız bir Pontusdevleti kurmak isteyen Rum milislerin karargahı olmuş, nüfus mübadelesi ile bölgedeki Hristiyanların Yunanistan'a gönderilmesinin ardından önemini yitirerek T.C. Kültür Bakanlığı tarafından yakın zamanda onarılana dek kaderine terk edilmiştir. 
Yunanistan'a mübadele ile göçen Karadenizli Rumlar Veria kentinde Sümela adını verdikleri yeni bir kilise inşa etmişlerdir. Her yıl Ağustos ayında tıpkı geçmişte Trabzon Sümela'da yaptıkları gibi yeni manastırın çevresinde geniş katılımlı şenlikler düzenlemektedirler.2010 yılında Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'nin izni ile Hıristiyanlarca Meryem Ana'nın göğe yükseliş günü olarak kabul edilen ve kutsal sayılan 15 Ağustos günü 88 yıl aradan sonra ilk ayin düzenlenmiş, ayini Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos yönetmiştir


Kaynakça: wikipedia




ATATÜRK KÖŞKÜ

Trabzon’a hakim Soğuksu sırtlarında, çam ormanları içinde yer alan bina, Kostantin Kabayanidis tarafından 1890 yılında yazlık olarak yaptırılmıştır. Avrupa ve Batı Rönesans mimarisinin etkilerini taşıyan binada büyük ve gösterişli Avrupa simgeleri kullanılmıştır. Köşkün dış cephesi taş işçiliği göstermekte olup, iç cephesi Bağdadî tekniğindedir. Yerler yine aynı akımın etkisi olarak dönemin fayanslarıyla döşenmiştir.


 Atatürk, 15-17 Eylül 1924 tarihlerinde Trabzon’u ilk kez onurlandırdığında bu gün Trabzon Müzesi olarak düzenlenen konakta ağırlanmıştır.15 Eylül günü Soğuksu semtine yaptığı gezintide Köşkü görmüş ve çok beğenmiştir. 27–29 Kasım 1930 tarihlerinde Trabzon’u ikinci kez onurlandırdığında da Eski Türk Ocağı binasında ağırlanmıştır.
  Daha sonra gerekli çalışmalar sürdürülerek bina 1930 yılında Trabzon Özel İdaresince tescil edilerek İl Daimi Encümeninin 18.5.1931 tarih ve 361 sayılı kararıyla Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine “ temlik” edilmiştir. Daha sonra Trabzon’dan oluşturulan bir heyet Ankara’ya giderek köşkün tapusunu ve anahtarını Atatürk’e teslim etmiştir



Kaynakça: www.kulturvarliklari.gov.tr



KIZLAR MANASTIRI

Boztepe'nin yamacında şehre hâkim bir mevkide kurulmuştur. İki teras üzerine kayanın işlenerek inşa edilmesi nedeni ile çatısı kayadan oluşturulan manastır adını da "Tanrının Örttüğü-Theoskepatsu) bu özelliğinden almıştır. Kent merkezinde ayakta kalan tek manastırdır. 


  
Manastır 14. yüzyılda(1349-1390) 3. Aleksios tarafından yaptırılmıştır. 18. ve 19. yy ilaveler yapılarak ve onarılarak son şeklini 19. yüzyılda almıştır. İlk olarak güneyde içinde kutsal su bulunan Kaya kilisesi ve onun girişindeki Şapel ve birkaç hücreden ibaretti. Kaya kilisesinin içerisinde kitabeler ve 3.Aleksios, karısı Theodora ve annesi İrene'nin portreleri yer almaktadır. Daha sonra 19. yüzyılda manastırın başpapazı Konstantions(1893-1906) adına yaptırılan kilise ve ona ait mezar ile yine 19. yüzyılda yapılan öğrenci ve misafir odaları mevcuttur. 19. yüzyıldan sonra kompleksi tamamlayan bir avlu etrafında sıralanan yapılar;

       1-Ana kaya kilisesine bitişik hizmet binaları 
       2-Hücreler 
       3-Öğrenci odaları 
       4-Avludaki çan kulesi 
       5-Daha geç bir devre ait ikinci bir kilise ve en dıştaki misafir odalarıdır.


Kaynakça: www.trabzonbel.tr


GÜLBAHAR HATUN CAMİİ

Gülbahar Hatun Camii ya da Büyük İmaret Cami ya da Hatuniye Camii Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim tarafından annesi Gülbahar Hatun adına 1514 yılında Trabzon'da yaptırılmış bir camidir. Camii özenle yaptırılmıştır.



Gülbahar Hatun Camii Kendi adıyla anılan mahallede Atapark'ın güneyinde yer alır. Zamanla, etrafındaki Medrese, İmaret, Mektep, Darü'l-Kurra ve Türbe ile bir Külliye oluşturmaktaydı. Bugün diğerleri yıkılarak sadece doğusundaki Türbe ayakta kalmıştır.
Annesi Gülbahar Hatun'un anısına Yavuz Sultan Selim tarafından 16. yy'ın ilk çeyreğinde (1514) yaptırılmıştır. Zamanında medrese, mektep, imaret ve hamam yapılarınıda kapsayan büyük bir külliye içinde yer alıyordu. Toplum hizmetinde birçok vakfı olduğu anlaşılan bu değerli osmanlı hatununun birçok vakfı gibi buradaki külliyenin de diğer yapıları günümüze ulaşamamıştır.


Camii, beş küçük kubbe ile örtülü beş bölümlü son cemeat yeri,büyük tek kubbe ile örtülü harem kısmı ile doğu ve batıdaki üzeri kubbeli birer zaviye odasından meydana gelmiştir.Son cemaat yerindeki mermer sütunların başlıkları stilize baklava motifidir. Mihrap ve mimberi de mermerlerden olan Caminin mimberi sade işçiliklidir. Mihrap da ise bitkisel bezeme ve mukarnaslı kavsaraya yer verilmiştir.Giriş kapısı üzerindeki kitabe, caminin 1885 yılında onarıldığını bildirir. İçteki iyi kalabilmiş kalmişi süslemeler de bu yıllara ait olmalıdır.Trabzon'un ünlü camilerindendir.Camii şu anda ataparkta bulunmaktadır.TRabzon halkının bir buluşma yeri olarak tanınmaktadır.


Kaynakça:wikipedia


TRABZON AYASOFYA MÜZESİ



İstanbul'un Latinler tarafından işgal edilmesinden sonra kaçan ve Trabzon'da 1204 yılında Trabzon imparatorluğunu kuranKomnenos Ailesinden Kral I.Manuel (1238-1263) tarafından 1250-1260 yılları arasında yaptırılan ve bir manastır kilisesi olan Ayasofya adı "Kutsal Bilgelik" anlamına gelir. Fatih Sultan Mehmed'in 1461 yılında Trabzon'u fethinden sonra da kilise olarak kullanılan yapı 1584 yılında sultanın emriyle Kürd Ali Bey adlı bir ayân tarafından bir minber ve müezzin mahfili eklenerek camiye dönüştürülmüştür. 1610’da kente gelen Julian Bordier camiye dönüştürülen yapının onarılmadığı için boş tutulduğunu ve ibadet için kullanıldığını bildirmiştir[1]. Uzun süre ibadete kapalı olan yapı 1865’de Müslüman cemaatin topladığı 95.000 kuruş ile Rum ustalar tarafından onarıldıktan sonra yeniden camiye dönüştürülmüşse de I. Dünya Savaşı sırasında Trabzon’u işgal eden Rus ordusu tarafından depo ve askeri hastane olarak kullanılmıştır. Savaş sonrasında 1960 yılında dek cami olarak kullanılan yapının freskleri 957-62 yılları arasında Edinburgh Üniversitesi’nden Russell Trust tarafından temizlendikten sonraVakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek 1964 yılında müze haline getirilmiştir.[2]. Her yıl onbinlerce turist tarafından ziyaret edilen yapı Vakıflar Trabzon Bölge Müdürlüğü tarafından camiye dönüştürülmekte, imam atanması beklenmektedir [3]. Müzenin camiye dönüştürülmesi kimi muhafazakar siyasetçi ve medya kurumlarınca desteklenir[4], hatta İstanbul Ayasofya'nın da ibadete açılması beklenirken, çeşitli aydın ve aktivistlerce freskler ve yapının zarar göreceği gerekçesiyle müze statüsünü yitirmesine karşı çıkılmış[5][6][7] ve "Trabzon Ayasofya Müzesi Müze olarak kalmalı" adlı bir de imza kampanyası başlatılmıştır [8]. 28 Haziran 2013 Cuma günü vakit namazının kılınmasıyla, 52 yıl sonra yeniden Müslümanların ibadetine açılmıştır.


Kaynakça:wikipedia

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder